Amiral De Robeck, kendince başarılı geçen harekâtı öğle saatlerine kadar yeterli görmüş olacak ki, geride bekleyen 3. Hattı daha yakın mesafeden ateş etmesi için tabyalara yaklaştırmıştı. İşte savaşın kaderi bu andan itibaren değişmekteydi. Artık zırhlılar, Türk toplarının menzili içindeydi ve asıl savaş şimdi başlıyordu.
3. hattın ileri sürüldüğü esnada, geri alınmakta olan 2. hattın Fransız gemilerinden Bovuet’de, Anadolu Hamidiye tabyasından gelen isabetli bir atış ile büyük bir patlama olmuş, gemi sarsılarak yan yatmış ve alabora olarak üç dakika içinde de batmıştı. Gemi etrafına birçok muhrip ve istimbot gelse de 600’ü aşan personelinin hemen hemen hepsi sulara gömülmüştür. Olaya şahit olan Lord Nelson Zırhlısı’nda bir İngiliz teğmen Dudley ise, annesine yazdığı mektupda geminin batışının iki dakika içinde olduğunu belirtmiştir : “Saat öğleden sonra 02:00, Biz aniden Fransız gemisi Bouvet’in bir kablumbağa gibi döndüğünü (alabora) gördük. Bütün her şey iki dakika içinde oldu. Saar 14:30’da tabyalara ateşe başladık.” diye belirtmiştir.
Bu esnada Türk tarafının boğulmakta olan personelin kurtarılmasına imkân sağlamak için ateşi kesmesi üzerine, Elizabeth ve Agememnon gemileri dışında diğer gemiler de ateşlerini kesmişlerdi.
Bouvet’in batmasından sonra, saat 15.14’te, bu defa, Irresistible’ın yanında bir patlama meydana gelmiş, gemi yana yatarak bölgeyi terk etmeye çalışırken 16:15’te, makine dairesinin altından mayına çarparak su almaya başlamıştır. Ocean’a gemiyi yedeğine alması emri verilirken, Albay Dent komutasındaki Wear Muhribi gemiye yanaşmış, personel kurtarıldıktan sonra, kurtulma imkânının olmadığı anlaşılınca gemi kaderine terk edilmiştir. Denizin ortasında savunmasız kalan Irresistible, Türk topçularının beklediği anı onlara vermişti, bu gemiyi kurtarmak için görevlendirilen Ocean ise, tabyalardan gelen bombardıman üzerine başarılı olamamıştır. Gemide kalan son personeli alarak uzaklaşmıştır. Daha sonra bu gemi Türk topçusu tarafından boğazın karanlık sularına gömülmüştür.
Amiral De Robeck, donanmanın uğradığı bu saldırıya bir anlam veremezken. Elindeki raporlar, bu bölgedeki mayınların temizlendiğini gösteriyordu. Saatler 17:30’u gösterirken, donanma gemilerinin Rumeli Mecidiye Tabyası’na ateşi yoğunlaşmış, erlerin sığınakta olduğu bir zamanda istihkama isabet eden mermilerden dolayı cephaneliğin havaya uçması üzerine birçok er şehit olmuştu. Bu olay esnasında kendinden geçen, Edremit’in Çamlık Köyü’nden Mehmed Oğlu Seyyid, arkadaşı Ali ile birlikte, tek başına bir kişinin kaldırması mümkün olmayan 215 kıyye ağırlığındaki mermileri vinci bozulan topun namlusuna sürerek Ocean’ın dümen tertibâtını üçüncü mermide vurmuştur. Kontrolünü kaybeden gemi, akıntıya karşı koyamamış, Erenköyü Koyundaki mayınlara çarparak Morto Koyu’na kadar sürüklenmiş, gece saat 22:30’da sulara gömülmüştür.
Mustafa Kemal daha sonra Conkbayırı’nı ziyaretinde Seyyid’i yanına getirtmiş uzun uzun konuşmuş, Milli Mücadele’de yaralandığında da yakından ilgilenmiş, ona iltifatlarda bulunmuştur.
Tüm bu yaşananlarda şaşkınlığını gizleyemen kişilerden biride Ashmet Bartlett’dir. Bartlett resmi ve gayri resmi kaynaklardan gelen raporlarda Muharebede her şeyin yolunda olduğu bir zamanda iki İngiliz ve bir Fransız zırhlısının batışını ve birçok geminin de hasar görmesini “ Pek ani ve hiç de umulmadık bir zamanda inmiş” bir darbe olarak nitelemiştir. Bartlett’de mağlubiyetin sebebini ise Boğaz’ı bırakıldığını iddiâ ettiği serseri mayınlar ve özellikle seyyar bataryalara bağlamaktadır.
Günün sonunda limanlarına çekilen müttefik donanmasında hayal kırıklıkları kayıplarla birlikte artmıştı. Dünyanın en güçlü donanması diye nam salmış filodan üç zırhlısını Boğaz’ın sularına bırakarak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bouvet, Ocean ve Irresistible batarak Boğaz’ın sularına gömülürken lnflexible, Suffren ve Agamemnon zırhlıları savaş dışı kalarak muharebe edemez duruma düşmüştü. Bunlara, batırılan 2 muhrip, 7 mayın gemisi ile birlikte 10 adet 30,5 santimlik top, 2 adet 27,5 santimlik top, 24 adet 15 santimlik top, 8 adet 10 santimlik top ve 800 civarındaki asker kaybı da eklendiğinde donanmanın savaş gücünü üçte bir oranında yitirdiği anlaşılmaktadır.
18 Martta alınan zafer buradaki muharebelerde yeni başlangıçlara sebep olacaktır. Müttefiklerin boğazda ki yenilgisi onları farklı arayışlara iterken tüm Anadolu’da bu destan heyecanlara sebep olmuştur. İngiliz basınına mukabil 18 Marttaki zafer bütün yurtta büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Türk Milleti’nin kendine olan güvenini yeniden kazanmasında zaferin önemli bir etkisi olmuştur. Donanmanın mağlubiyeti ve Türk Müstahkem Mevkii’nin başarısı bütün yurtta, özellikle İstanbul’da büyük sevinçle karşılanmıştır. Zaferi takip eden günlerde İstanbul gazetelerinde zafer tebrikleri yanında Anadolu’dan gelen şenlik ve tebrik haberleri, “Taşrada Tezahürat” başlığı ile yerini almıştır. Erzurum, İskenderun Refahiye ile Antakya, Ayıntab şehirlerinde resm-i geçitler düzenlenmiş, birçok yerde şenlikler tertip edilirken, şehir sakinleri evlerine bayraklar asmış, şehir merkezleri bayraklarla donatılmıştır. Gazeteler ve dergilerde zafer ile ilgili resmî tebliğlerin yanında milletin hissiyâtına tercüman olan haber ve yazılarda batan gemilerden haber verilmekte, müttefiklerin kayıplarına rağmen Türk tarafının çok az bir kaybının olduğu belirtilmiştir. Gazetelerde cephedeki özel muhabirlerin haberleri geldikçe ayrıntılı bir şekilde yayınlanmasına devam edilmiştir.