Savaşların en şiddetli yerlerinden biri olan Düztepe, Conkbayırı, Besimtepe, Abdalyarı, Kurtgeçiti’nden Kocaçimentepe’ye kadar tepe ve geçitlerle birlikte bu yerlerden denize uzanan vadiler ve aralarındaki sırtlardan oluşan İngilizlerin Sarıbayır olarak isimlendirdiği bölgedeki harekâtı, Arıburnu’ndaki Anzak birlikleri gerçekleştirmiştir. Harekât, saat 04:30’dan sonra, Kanlısırt siperlerinin bir saat kadar bombalanmasından sonra saat 05:30 civarında üç dört saf halinde Anzak birliklerinin taarruzu ile başladı. İlk iki taarruz dalgası, önceden kazılan tünellerden yapılmış, tarafsız bölgeden geçiş az zayiâtla başarılmıştı. Diğer iki dalga ise hemen bunun ardından olmuştu. Türk siperlerine ulaşıldığında kanlı muharebeler başlamıştı. Diğer taraftan ağır bombardımanda siperlerin bir kısmının yıkılması sebebiyle mazgallar kapanmıştı. Buranın savunması ile görevli 16. Tümen 47. Alay’ın taburlarının tamamı yok olma noktasına gelmişti. Harpten sonra Çanakkale mevzilerini dolaşan Alman tarih yazarı Rudolph Stratz, gördüğü manzarayı şöyle anlatmaktadır:
“Gelibolu Yarımadası’nın tamamen boşaltılmasından sonra bir siperde bulunan iki iskeletin üzerindeki üniformalarından birinin Türk askerine, diğerinin de bir İngiliz askerine ait olduğunu gördüm. Bunlar, süngülerini birbirinin kalbine saplamış olarak siper duvarının dibinde cansız yatıyorlardı.”
Kanlısırt’a yapılan ilk taarruzla birlikte cephe, 13. Alay 3. Tabur’u, bu da yeterli olmayınca 19. Tümen’in 57. Alay 1. Tabur’u ile takviye edilmiş, saat 19:00’da tekrar başlayan taarruz 16. Tümen komutasında gerçekleşmiş, bütün gayretlere rağmen İngiliz birlikleri girdikleri siperlerden atılamamıştır. Bu durum karşısında Esat Paşa, harekete hazır olma emri verilen 15. Alay’ın yürüyüşünü çabuklaştırarak Kanlısırt’a intikalini, 9. Tümen Komutanı Albay Kannengiesser’e de 26. Alay’ı Kabatepe ve Kumtepe kıyılarını koruma görevinde bırakarak 25 ve 64. Alaylar ile getirebileceği kadar topçu birlikleri ile Kanlısırt doğrultusunda hareket etmesini emretmişti.
6-7 Ağustos gecesinde Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa, yapılacak bir taarruzla Kanlısırt’ın geri alınmasını istemişti. Zira Kanlısırt, Kuzey Grubu’nun en önemli dayanak noktasıydı. Biraz daha ilerleyip Karayürük Deresi’ne hâkim olunması halinde cephenin yarılması ihtimali kuvvetliydi.
Türk tarafı Kanlısırt’ta birkaç siperi daha geri almış olsa da, 7 ve 8 Ağustosta yapılan muharebeler, fazla bir sonuç vermeyecektir. 10 Ağustosa gelindiğinde başlangıçta Türk birliklerini meşgul etmek amacıyla başlayan harekât, hedefi itibari ile bu amacını çoktan aşmıştı. Diğer taraftan Müttefik kuvvetler Türk birliklerinden önemli bir yekûnu üzerlerine çekerek amaçlarına da ulaşmışlardır. Özellikle Kuzey Grubu’ndan üç alaydan (13, 15 ve 12. Alaylar ile 10. Alay 4. Tabur) fazla ihtiyat kuvveti çekerken bölgenin savunması üzerinde olan 16. Tümen’i de haylice yıpratmıştır. Buna karşın 16. Tümen, taarruzu karşılayarak Kanlısırt’ın ele geçirilmesine rağmen durdurmuş ve tüm Kuzey Grubunun çökmesini önlemiştir.
Harekât, 6 Ağustos akşamı hava karardıktan sonra 2.000 kişiden oluşan sağ cenah örtü kuvvetinin ilerlemesi ile başlamıştı. Bu kuvvet, siperlerden bir kısmının kütüklerle tahkim edilmiş eski 3 Numaralı ileri karakolunu ani bir baskınla ele geçirdikten sonra ilerlemesine devam etmiştir. Saat 23:00’de Damakçılarbayırı’na ulaşılmış; gece yarısında (saat yarımda) burası 200 Türk esirle birlikte ele geçirilmişti.
Müttefik kuvvetlerin, 6 Ağustosta, harekâtın asıl hedefi olan Conkbayırı’na Türk birliklerinin kuvvet kaydırmasını önlemek amacıyla başlattığı Kanlısırt taarruzu, bütün şiddeti ile devam ederken, harekâtın asıl noktalarından biri olan Suvla Limanı’na planlanan çıkarma saat 22:30’da başlamıştı.
Sabah saat 06:00’ya gelindiğinde Yeni Zelanda Tugayı bir kısım kuvveti ile Şahinsırtı’nı ele geçirerek Conkbayırı’na ilerlemesini sürdürmüştür. Diğer taraftan 29. Hint Tugayı da Conkbayırı batısındaki Ağıl kesimine, 4. Avustralya Tugayı ise, Asmalıdere’nin güneybatı sırtlarına ulaşmıştı. Bu durumda 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal, 7 Ağustos sabahı Şahinsırtı’nın ele geçirildiği haberi üzerine elindeki ihtiyat kuvvetlerinden 14. Alay 1. Tabur’u, Kocaçimentepe’ye, son ihtiyatı 72. Alay’ın iki bölüğünü de Conkbayırı’na göndermiş, böylece bu sırada her hangi bir birlik olmayan Kocaçimentepe-Conkbayırı hattının ilk tedbirini almıştır. Mustafa Kemal Şahinsırtı’ndaki İngiliz birlikleri ile muharebeye başlayan 14. Alay 1. Tabur’a ne pahasına olursa olsun, Conkbayırı’nı tutmasını emretmiştir. Böylece İngilizlerin ilerleyişi engellenmişti.
7 Ağustos sabahı 08:00’e doğru, Allanson ile Gurkhaları, Besimtepe ateş menzili içinde yerleşmiş, Avustralyalılar, bir avuç keskin nişancının savunduğu Kocaçimetepesi’nden bir mil mesafede beklemeye başlamışlardı. Sağ Taarruz Kolu Komutanı, Johnston’un Yeni Zelandalıları da, savunulmayan Conkbayırı’nın zirvesine yaklaşık olarak 1.000 yarda uzaklıktaki Şahinsırtı’nda, iyi bir şekilde mevzilenmiş ve hâlâ Canterbury Taburu’nun gelmesini beklemekteydiler. Türk birliklerini tamamen kuşatan İngiliz birlikleri, tam bir zaferin eşiğinde durmakta idiler.
Esat Paşa durumun nazikleşmesi üzerine Kanlısırt’a takviye için gönderilmesi planlanan 9. Tümen’i Conkbayırı’na göndermeye karar vermiştir. Bu emri alan Tümen Komutanı Alman Albay Kannengiesser, kendisine bağlı 64 ve 25. Alayları Conkbayırı’na doğru yürüyüşe geçirmiştir. Conkbayırı’nı savunmakla görevlendirilen ve durumu görmek için alaylarından önce cepheye giden Albay Kannengiesser, beklenmedik bir takviye kuvvet olarak nitelediği 14. Alay’ın 1. Tabur’u ile 72. Alay’ın iki bölüğünü alarak 25 ve 64. Alay komutanlarının, kıtalarının Conkbayırı’na yaklaştığı haberini getirene kadar bu birliklerle, iki tarafında küçük birer muharebe cephesi kurmuştur. Tümen Komutanı Kannengiesser, saat 06:30’da durumu görmek için Besimtepe’ye çıktığında 64. Alay Kurdgeçidi ardına henüz gelmiş, 25. Alay ise yürüyüş halindeydi. 64. Alay’ı Asmalıdere dolaylarında İngilizlere karşı direnen ve çekilmek durumunda kalan kuvvetlere takviye olarak verirken, 25. Alay’ın da hızla Conkbayırı’na yetişmesini emretmiştir. Topçu atışı sonrası başlayan taarruzu, 14. Alay 1. Taburu karşılamış, 25. Alay’ın yetişmesi ile taarruz durdurulmuştu. Artık gün boyu yeni bir taarruz faaliyetinde bulunulmamış, taarruz kolları Şahinsırtı ile Conkbayırı sırtlarında siper kazmaya başlamışlardı. Taarruz ise ertesi güne ertelenmişti.
Tümen komutanı Kannengiesser’in yaralanması üzerine tümen komutanlığına Güney Grubu’ndan ihtiyat olarak gönderilen 4. Tümen Komutanı Yarbay Cemil Bey getirilmiştir. Yarbay Cemil Bey, Kocaçimentepesi’nden, saat 13:00’de komutayı ele almıştır. Tümen Komutanı Kuzey Grubuna akşamüzeri 17:30’da gönderdiği raporda düşmanın Conkbayırı taarruzunun durdurulduğu ve gece Şahinsırtı’nın ele geçirilmek üzere bir taarruzun yapılacağı belirtilerek başka önemli bir durum hatırlatılmaktadır: Anafartalar çıkarması nedeniyle ilerleyen düşman birlikleri karşısında Anafartalar Grubu komutanı Wilmer takviye birlik istemektedir :
Görüldüğü üzere düşmanın bu ilerleyişi de kısa süreli olmuştu. Conkbayırı’nın zaptı esasen söz konusu değildir. Aslında Conkbayırı’nın zirvesinin Yeni Zelandalıların eline geçtiğini söylemek de mümkün değildir. Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere 64. Alay’ın geri çekilmesi tamamen taktik icadı idi.
Kocaçimentepesi ve Conkbayırı bölgelerindeki birliklerin Anafartalar Grup Komutanlığı emrine verilmesi üzerine Kuzey Grubu bölgenin kendi sorumluluğundan çıkmış olmasına rağmen taşıdığı öneme binaen gerektiği zaman kendi imkânı ile yardımda bulunmuştur. Grup Komutanı Esat Paşa elinde bulunan ihtiyat 10. Alay’ı 19. Tümen emrine gönderirken kardeşi Mirliva Vehip Paşa’dan telefon ederek kuvvet istemişti. Vehip Paşa bu istek üzerine 8. Tümen’i iki alayı ile birlikte göndermişti. Tümen komutanı Kuzey Grubu emrine girdikten sonra Conkbayırı’ndaki birliklerin de komutasını alarak 8/9 Ağustos gecesi saat 22:30’da yaptığı taarruzda bütün gayretlerine rağmen İngilizleri atamamıştır.
Conkbayırı’nda her yeni gün diğerinden farklı olmaktaydı. Bu bölgeye birçok birlik intikal ettirilmiş, ancak kumanda meselesi tamamen çözülememişti. Toplanan birliklerin bir düzen içinde maksada uygun bir şekilde sevk ve idare edilmemesinden istenen netice alınamamıştı. Mustafa Kemal’in Anafartalar Grup Komutanlığı’na getirilmesi sürecinde, esasında onu ilk tavsiye eden 3. Kolordu Kurmay Başkanı Fahrettin Bey (Altay) olmuştur. Conkbayırı’ndaki durumun gönderilen birçok birliğe rağmen tehlike arz etmesi ve istenilen neticenin alınamaması üzerine Fahrettin Altay, Esat Paşa’ya buraya kudretli bir komutanın göndermesi gerektiği bu kişinin de Mustafa Kemal olduğunu söylemiş; Esat Paşa da bunu uygun bulmakla birlikte bunu bizzat kendisinin, (Fahrettin Altay) ordu komutanına yapmasını istemiştir.
Fahrettin Altay telefonla 5. Ordu Kurmay Başkanı Kazım Bey’i arayarak Conkbayırı’ndaki durumu izah ettikten sonra Mustafa Kemal’in kolordu komutanı olarak tayinini teklif etmiş, bu teklifin Esat Paşa tarafından da uygun görüldüğünü belirtmiştir.
Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı’na Enver Paşa’nın onayı da alındıktan sonra 09:45’de getirilmiş, hemen hazırlıklarını yapıp, 19. Tümen’in komutasını da 27. Alay Komutanı Şefik Bey’e teslim ettikten sonra gece yarısına yarım saat kala, Çamlıtekke’ye hareket etmiştir. Böylece 8 Ağustos akşamı Anafartalar Grup Komutanlığı’na getirilen Mustafa Kemal’in mesul olduğu alan da genişletilerek, Conkbayırı da dahil edilmiştir. Mustafa Kemal’in Anafartalar’da 7 ve 12. Tümenle yaptığı bu mücadelede başarılı olmuştur. Daha sonra ki süreçte 8. Tümen birliklerinin de Anafartalar Grup Komutanlığı emrine verilmesi ile Mustafa Kemal’in mesul olduğu kıta artmış ve mesafe de genişlemiştir. Mustafa Kemal, Anafartalar’da durumu bir dereceye kadar düzene koyduktan sonra öteden beri rahatsız olduğu Conkbayırı’ndaki duruma el koymak üzere akşamüzeri ağır bombardıman altında yürüyerek 8. Tümen Karargâhına gelmiştir. Tümen komutanından birliklerin durumu hakkında bilgi almıştır. Conkbayırı’ndaki muhtelif birlikler değişik yerlerde bulunduğundan aralarında da bir irtibat sağlanamamıştı.
Mustafa Kemal aldığı bilgiler ışığında, 10 Ağustos sabah 4:30’da baskın şeklinde bir taarruza karar vermiştir. Oysa diğer komutanlar yeni takviyelerin beklenmesi görüşündedir. Taarruzun başarısına inanan Mustafa Kemal, planladığı taarruzu başlatma konusunda kararlı tavrını sürdürmüştür:
Mustafa Kemal, düşmanın şiddetli ve seri bir baskın ile mağlup edilebileceğine inanmaktaydı. Bunun içinde çok kuvvetten ziyade dikkatli ve fedâkarâne bir sevk ve idare, maksadı temin edebilirdi. Bunun ispatı için de, geceyi taarruzu yapmayı düşündüğü ana kuvvet olan 8. Tümen birliklerinin başında geçirmiştir. Mustafa Kemal’in bu taarruzdaki kararlılığının bir değişiklik göstermemesi de takviye olarak gönderilen ve yolda bulunan 41. Alay’ın cepheye yetişememesi durumunda bile -ki yetişmesi beklenmiyordu- harekâta başlayacak olmasıydı. Birliklerin taarruz planını hazırlamış, süngü taktırdığı birlikler taarruza hazır halde beklemekteydi. Buna göre hücum, Conkbayırı güneyindeki 261 Rakımlı Tepe’yle, Conkbayırı’nın kuzeyini görmeye elverişli olan boyun noktasındaki birlikten, saat 04:30’da kaldırılacak kürek işareti ile başlayacaktı. Gece gelecek 28. Alay 261 Rakımlı Tepe’yle Düztepe arasında taarruz edecek; 41. Alay bu taarruza yetişemeyeceğinden, ihtiyatı oluşturacaktı.
Taarruz, planlanan şekilde hızlı başlamış, siperlerinden ok gibi fırlayarak İngiliz siperlerine dalan Mehmetçik, kanlı bir süngü muharebesine tutuşmuştu. Muharebe fazla sürmemiş, Conkbayırı sırtlarındaki iki İngiliz taburundan kurtulanlar düzensiz bir şekilde geriye çekilmek zorunda kalmışlardır. 23. Alay, kaçan İngiliz askerlerinin peşine takılmıştı. Diğer taraftan Ağıl kesimine hücum eden Türk askeri ile bu bölgedeki General Boldvin’in tugayı arasında ise, kanlı süngü muharebeleri devam etmekteydi. Saatlerce süren, Yarımada’nın bu en kanlı süngü muharebesinde galip olan, Türk tarafı olmuş; Conkbayırı’nın batı yamaçlarındaki Ağıl kesimi ele geçirilmiştir. Bu muharebede Tugay Komutanı General Boldvin ile kurmay başkanı da öldürülmüştü.
Bu sırada bir şarapnel parçası muharebeleri bizzat yöneten ve hadiseleri takip eden Mustafa Kemal’in göğsünün sağ tarafına çarparak cebindeki saati paramparça etmiş, vücudunda derince bir kan lekesi bırakmıştır.
Mustafa Kemal’in âni ve ısrarlı taarruzu ile düşman, Conkbayırı eteklerinden geri püskürtülmüş, Şahinsırtı’nın doğu kısımları ise Türk askerinin kontrolüne geçmişti. Hatta kısım kısım bazı müttefik birlikleri sahile kadar çekilmişti. Grup komutanı, elde edilen başarının kalıcı olması, Türk birliklerinin sayıca fazla düşman kuvvetleri arasında kaybolma ihtimali ve taarruz sırasındaki kayıplar da göz önüne alınarak 12:15’de 8. Tümen emirle taarruza ara vermiştir Conkbayırı’nda eşine az rastlanır bir kahramanlık gösteren Mehmetçik binlerce kardeşini şehit olarak toprağa verme pahasına düşmana geçit vermemiştir.