Winston Churchill

Çanakkale savaşına kadar olan başarılı siyasi kariyeri 1915 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazı’nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, Britanya halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Ancak 1917’de Cephane Bakanlığı’na ve Harbiye Bakanlığı’na getirildi. 1924’te tekrar Muhafazakar Partiye girdi. Maliye Bakanı oldu.

Enver Paşa

Harbiye Nazırı olduğu dönemde, 2 Ağustos 1914’te Rusya’ya karşı gizli bir Türk-Alman ittifak anlaşması imzalanmasında önemli rol oynamıştır. 10 Ağustos’ta boğazlardan girmesine izin verilen iki Alman kruvazörünün 29 Ekim’de Rus Çarlığı liman ve gemilerine saldırması için gerekli onayı bizzat vermiştir. 14 Kasım’da Fatih Camii’nde okunan Cihad-ı Ekber ilanı ile devlet, resmen I. Dünya Savaşı’na katılmıştır. Çanakkale cephesinin açılmasında vermiş olduğu bu kararların etkisi yadsınamaz. Çanakkale savaşı ordularının başkumandan vekili Harbiye Nazırıdır.

Amiral Sackville Carden

Çanakkale seferinin başında, 18 Mart deniz harekatının planlarını yaptı ve başarısızlıkla sonuçlanan bu harekata kumanda etti. Hastalığı sebebiyle bu mevkiden ayrılan Carden görevini Sir John de Robeck’e devretti. 1916’da şövalyelik (“Sir” unvanı) ile taltif edildi ve 1917’de büyükamiralliğe terfi ettirildi. İngiliz Donanmasından Amiral sıfatı ile istifa ettikten iki yıl sonra 1930 yılında ölene dek emekli olarak kaldı.

Albay Cevat Çobanlı

Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevkii Komutanı. 18 Mart’ta göreve gelir gelmez boğaz tahkimatını düzenlemeye koyulmuştur. Bütün tabyaları elden geçirerek savaşa hazır hale getirmiştir. İtilaf donanmasının çeşitli defa üstün kuvvetiyle boğaz tahkimatına saldırması sonucu adeta etten duvar ördürmüştür. Nusret Mayın Gemisi’ne o tarihi görevi olan; “26 mayını kıyıya paralel olarak döşeme” emrini vererek düşman donanmasını bozguna uğratmıştır. Düşman gemilerini boğazdan geçirmeyerek tarihe “Çanakkale Geçilmez” mührünü vuracak olan Cevat Paşa bu zaferden dolayı“18 Mart Kahramanı” unvanı ile anılacaktır. 18 Mart akşamı boğazdan geri çekilen düşman donanmasını seyrederken Cevat Paşa şu sözleri söyler: “Gittiler, Geçemediler, Geçemeyecekler.”

Deniz Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin bilinmeyen kahramanlarındandır. Nusret Mayın Gemisi’nin komutanı olarak, mayın grup komutanı yüzbaşı Nazmi Bey’le beraber, 18 mart’tan bir gün önce, elde kalan son mayınları boğaza döşemiş komutan. Kendisi bu göreve çıkmadan iki gün önce kalp krizi geçirmiş, Çanakkale müstahkem mevki komutanı Cevat Paşa’nın yerine başkasını gönderme teklifini reddetmiştir. Mayınları döşedikten sonra dönüş yolunda, karşılaştıkları düşman devriye gemisinin projektörüyle kıyıdaki fenerimiz arasındaki ışık savaşına hasta kalbi dayanamamış ve şehit olmuştur.

Nusret Mayın Gemisi

Nusret, Malatya Arapgirli Cevat Paşa’nın emriyle Osmanlı Donanması ve Türk Deniz Kuvvetleri’nde hizmete giren mayın dökücü gemidir. Asıl ismi “Nusrat”tır fakat zamanla Nusret olarak kullanılan gemi, 1911 yılında Almanya’nın Kiel şehrinde kızağa çekilmiş ve 1913 yılında Osmanlı Donanması’na katılmıştır. 7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece Nusret mayın dökücü gemisi Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey ve Müstahkem Mevkii Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi (Akpınar) Bey komutasında düşman gemilerinin projektörlerine aldırmadan Anadolu yakasındaki Erenköy’de bulunan Karanlık Liman’a mayınlarını bıraktı. Ertesi günlerde İngilizler deniz ve hava keşifleri yapmış ama bu mayınları bulamamışlardır.

Nusret ‘in döşediği mayınlar 18 Mart 1915’te Çanakkale harekatının kaderini değiştirmiş, ona “dünyanın en ünlü mayın gemisi” unvanını kazandırmıştı. Nusret ‘in mayınları 639 kişilik mürettebatıyla Bouvet, onun ardından HMS Inflexible ve Ocean zırhlılarını sulara gömmüştü.

John de Robeck

Büyük Amiral Sir John Michael de Robeck (10 Haziran 1862 – 20 Ocak 1928), I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Deniz Harekâtları’nda Müttefik donanmasına komuta eden İrlanda asıllı Kraliyet Donanması’na bağlı bir amiraldir. İsveç/Estonya/Almanya asıllı asil bir aileden olan John Henry Edward Fock’un dördüncü çocuğu olarak doğdu. Robeck, 1875’te Kraliyet Donanması’na katıldı. 1914 yılında 9. Kruvazör Fırkası’nın komutanı oldu. Komuta kademesinde ikinci sıradaydı, Amiral Carden’in sağlık durumu dolayısıyla Carden’in yerine geçti ve 18 Mart saldırısını yönetti. Müttefik donanması büyük bir başarısızlığa uğradı; beş savaş gemisi batmış ya da ağır hasar görmüştü. Çanakkale savaşlarından sonra Robeck, Akdeniz’de ve Ege’de çeşitli filoların komutanlığını üstlendi. 1924’te emekli oldu.

YARBAY (KAYMAKAM) HASAN BEY ŞEHİTLİĞİ

Kerevizdere muharebelerinin geçtiği alanda şuan 6. Tümen’e bağlı 17. Alay komutanı Yarbay Hasan Bey’in şehitliği bulunmaktadır.
Fransızlar ve sömürgeleri olan Senegalli (uzun palaları ile meşhur siyahi askerler) ve Tunuslu askerlerle çarpıştığımız bu bölge süngü süngüye, boğaz boğaza çok kanlı muharebelere tanık olmuştur. Bu muharebelerin birinde 11 Temmuz 1915 te Yarbay Hasan Bey şehit olur.
Kerevizdere’ye  gelen her ziyaretçinin bilmesi gereken en önemli olaylardan biri şudur. 11 Temmuz günü başlayan Fransız deniz ve kara topçusunun atışları birinci hattımızı mezbahaya çevirir. Kerevizdere adeta cehennemi andırmaktadır. Bu koşullar altında Fransız askerleri Kansızdere ye kadar iner. Muharebe sargıyerinde devam eder. Dereye kadar geçen muharebelerde üç alay komutanını şehit veririz (Yarbay Hasan Bey’de bunlardan biridir). İkinci hattan, iki gün boyunca düşmanın bombardımanını ve arkadaşlarının durumunu gören Türk askeri en sonunda isyan eder ve 13 Temmuz 1915 günü emirsiz bir halde siperinden fırlar. Ateş altında 500-600 m koşarak Fransızların üstüne saldırır. İkinci hatta bir bölük zorlukla tutulabilmiştir, tutulmasalar onlarda saldırıya geçeceklerdir. Neredeyse çökmek üzere olan birinci hat dolayısı ile Kerevizdere böylelikle kurtulmuş olur.
Yarbay Hasan Bey’in anıtı Çanakkale savaşlarında asteğmen olarak görev yapan ve daha sonradan 2. kolordu komutanlığı yapmış  Org. Muzaffer Alankuş tarafından yaptırılmıştır.

Bu muharebeler Fransızların atmış olduğu ve Türk askerlerinin  çıkardığı sesten dolayı Kara Kedi ismi taktıkları bombalar ile meşhurdur.

Dur Yolcu Yazıtı

Bu dizelerin yazılı olduğu yazıt, Çanakkale Boğaz’ından geçen yolculara seslenmektedir. Değirmenburnu tabyasının arkasında, askeri birliğin içerisindeki tepenin yamacında yer alan mısralar ile Mehmetçik ve meşale figürü, 1960 yılında bölgedeki garnizonda asteğmen olarak askerlik görevini yapan Seyran Çebi tarafından yapılmıştır.

 

Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Damakçılık Bayırı Kitabesi

Anafartalar köyüne varmadan, içeriye doğru kıvrılan ana yolun 50 m. Sağında bulunan kitabe, Çatlakdere’nin sol yamacına, Damakçılık Bayırı’nın kuzey batısına denk düşüyor. Kocaçimen tepeyi hedefleyen Müttefik kuvvetlerinin önündeki önemli bir bağlantı noktası konumunda olan Damakçılık Bayırı ve civarı, 9–21 Ağustos tarihleri arasında kanlı çarpışmalara sahne olmuştu. Bu muharebelerde Türkler yaklaşık 2500 kişi, İngilizler 4500 kişi civarında zayiat vermişlerdi. Kitabenin üzerinde şu ifade yer almaktadır;,
“Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal 7. Tümeni 9 Ağustos 1915 günü Damakçılık Bayırına taarruz ettirerek Anzac Kolordusunun 9. İngiliz Kolordusu ile işbirliğini ve Kocaçimen tepe yönünde belirecek tehlikeyi önledi.”

Akbaş Şehitliği

Akbaş Şehitliği Eceabat-Gelibolu yolu üzerinde 12. km yolun solunda çam ağaçlarının içerisinde huzurlu bir mekânda ziyaretçilerini beklemektedir. Bu şehitlik ilk olarak 1945 yılında yapıldı. 1992da yenilendi. 2013 yılında Tarihe Saygı Projesi kapsamında yeniden inşaa edildi.
Yaralıları İstanbul’a götürmek için Akbaş İskelesi’nde harekete hazırlanan “Halep” vapuru içerisinde bulunan yaralılarla birlikte İngilizler tarafından batırılıyor. Bunun sonucunda 200 Türk askeri şehit düşmüştür. Şehit olan askerlerimiz ise kanlı elbiseleriyle topluca bu şehitliğimize defnedilmiştir.
Akbaş mevkii bir hastane kompleksi durumundaydı. Burada Ağır Mecruhin Hastanesi, Emraz-ı Adiye hastanesi ve Ağır mecruhin nakliyat hastanesi olmak üzere farklı fonksiyonları icra eden üniteleri bünyesinde barındırmıştır. Akbaş’ta ayrıca tedavi altındaki yaralı ve hasta askerle bu bölgeden geçen askerlerin hizmetinde Hilal-ı Ahmer Cemiyetine bağlı çayhaneler de mevcuttu.
Akbaş’ta kurulu hastanelerde cephedeki çarpışmalarda yaralanarak tedavileri esnasında şehit olanlarla, değişik hastalıklar nedeniyle tedavi edilemeyip şehit olan 1.213 asker ve şehit olmuştur. Şehitlikte 459 şehidin adı dik taşlarda yazılıdır. 754 şehidin adı ise rölyefin her iki yanında duvarda yazılıdır.

İlk Şehitler Anıtı Ve Şehitliği

3 Kasım 1914 sabahı saat 06:40 ta önde iki İngiliz bunun arkasında iki Fransız ve bunları 1500 metre mesafeden takip eden iki kruvazör, arkalarında 6 torpido, bunların arkasında iki bacalı eski sistem İngiliz zırhlısı ve diğerleri olmak üzere 28 parçadan oluşan bir filo boğaz girişine yaklaşmaya başladı.
Büyük altı parçadan İndefatigable, İnflexble, Seddülbahir karşısına diğerleri Anadolu yönünde Fransız gemileri merkezde olmak üzere vaziyet aldılar. Sabah 06:50 de boğazı tahminen 14.000 metre mesafeden bombardımana başladılar. Bu bombardıman toplam 17 dakika sürdü. Bombardımana yalnız Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları 4 mermilik atış ile karşılık verdiler. Bu bombardımanda Seddülbahir Kalesi’nin içinde yer alan tabyanın cephaneliği isabet almış ve “11 ton barut” ve “360 adet top mermisi” infilak etmiştir. Beş subay ile 81 erbaş ve er şehit olmuştur. Bu şehitlerimiz kale kapısının girişine defnedilmiştir. “İlk Şehitler Anıtı” ise şehit askerlerimizin anısına dikilmiştir.