Gelibolu Yarımadası’nda en büyük İngiliz mezarlığıdır. İngiliz 86. ve 87. Tugay askerleri tarafından 28 Nisan 1915’de Twelve Tree Copse (12 ağaç koruluğu) isimlendirilen yer, bugünkü mezarlığın güneyindeki çamlık bir alandır. Bölgeye adını veren ağaçlar, muharebeler sırasındaki bombardımanlarda tahrip olmuş ve ateş yakmak ya da siper tahkimatı için kullanıldığından, tamamen yok olmuştur. Yarımada’daki Y. Zelanda anıtından biridir. Beyaz Haç anıt, mezarlığın bir kenarında yer alır. Anıtta, 59.’ u Auckland Taburu, 49.’u Canterbury Taburu, 21.’i OtagoTaburu ve 48.’i Wellington Taburu’ndan olmak üzere 179 isim yazılı olduğu taş kitabeler bulunmakta ve üzerinde şu ibareler yer almaktadır. Burada, Mayıs 1915’te, ikinci Kirte muharebesinde ölen, ve mezarları sadece Tanrı tarafından bilinen , Y. Zellanda subay ve erlerinin isimleri yazılıdır. Mezarlıkta, 1313 İngiliz, 80 Yeni Zelandalı, 12 Avusturyalı, bir Hintli, bir Seylanlı ve 1953 kimliği belirsiz asker olmak üzere 3360 mezar bulunmakta olum 2236’sı isimsizdir. Ekim 1918’de, Silanhendaz Yamacı ve Kirte Dere arasındaki Twelve Tree Copse alanında, ön cephe hattının gerisinden alınan tek mezarlar, Zığındere’nin 600 m kuzeybatısında Geoghegan’s Bluff Mezarlığı (925), 300 m güneyinde Fir Tree Wood Mezarlığı, 550 m güneydoğuda Clunnes Vennel Mezarlığı (522 mezar) Twelve Tree Copse Mezarlığına nakledilmiştir.
Pink Farm ( Pembe Çiftlik ) Mezarlığı
Feyzullah Çiftliği ya da Sotiri Çiftliği olarak anılan bölgede yer alır. İngiliz birlikleri, 28 Nisan 1915’te buradaki binalardan çok, sahip olduğu kırmızı topraktan ötürü, alana “Pink Farm” adını vermişlerdir. Savaş sırasında küçük bir mezarlıkken, mütareke sonrası yapılan düzenlemelerde civardaki mezarlıklarla birleştirilmiştir. Mezarlıkta 602 mezar vardır. Kimliği bilinen mezarlardan 421’i İngiliz, 9’u Hintli, 5’i Yeni Zelandalı, 3’ü Avustralyalı askerlere aittir. 164 mezarın ise kimlikleri belirsizdir.
LANCASHIRE LANDING MEZARLIĞI (LANCASHIRE ÇIKARMASI MEZARLIĞI )
Lancashire Fusiliers askerleri için yapılan mezarlık, Karacaoğlan Tepenin, doğu yamacında yer almaktadır. Mezarlık Güneybatıda yer alan Tekke Koyundan boyunca 500 metre içeridedir.
25 Nisan 1915 sabahında bu sahile çıkarma yapılmıştır. Mezarlıkta 1253 mezar bulunmaktadır. Bu mezarlar, yine mezarlıkta bulunan bir plakada milliyetlerine göre sıralanmıştır. 1171 İngiliz asker, denizci, deniz piyadesi, havacı ve tüccar denizci 2 Kanadalı 27 Avustralyalı 15 Yeni Zelandalı 3 Hintli Katır Sürücüsü 16 Yunan işçisi Kimliği belirlenemeyen 135 mezardan 116’sı Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiliz askerileri birimlerine aittir. 19 mezarın sahibi ise hiç belirlenememiştir.
Doughty – Wylie’ nin Mezarı
Yarbay Charles Hotham Montagu (Dick) Doughty – Wylie’nin (46 Yaşında) mezarı Eski Tabyanın tepesinde iki adet servi ağacı ile belirlenmiştir. Mezarlık yarımadadaki CWGC mezarlarının içinde tek kişisel mezardır.25 Nisan 1915’te genel karargahta görevli kurmay subay Doughty – Wylie ve yine karargaha bağlı topçu yüzbaşı Walford, River Clyde gemisinden yapılan çıkartmayla Ertuğrul Koyuna ayak basmışlardır. Walford, Seddülbahır kalesinin hemen dışında Doughty – Wylie’de Eski Tabya girişinde, bugün gömülü olduğu yerdedir.
V Beach Mezarlığı
V Beach Mezarlığı, Ertuğrul Koyundaki yamacın önünde, güneybatıya yönelik olarak yer alır. Mezarlık ilk çıkarma günü oluşturulmuştur. Mezarlıkta 696 asker bulunuyor. 216’sının kimlikleri tespit edilmiş. Bu kumsalda öldüğü bilinen 196 askerde bu mezarlıkta anılıyor.
Fransız Anıtı ve Mezarlığı
Morto Koyunun tam karşısında yolun sonunda Fransız Abide Mezarlığı bulunmaktadır. Burada 2236 harp ölüsünün adları yazılı plakalar vardır. Üzerinde “Fransa için öldüler” yazılıdır. Bu Fransızca cümleyi okuyanların aklına hemen niçin Fransa için burada öldüler sorusu gelir. Bunların arkasında her biri 3000 ölüyü temsil eden dört mezar ve bunlarında ortasında Fransız Abidesi yükselir. Abide 1929 yılında Çanakkale’de ölen bütün Fransızlar adına yapılmıştır. Bundan dolayı da –Fransa- nın çocukları yazılıdır. Bir saat kuleli şeklinde yapılmış olup üzerinde savaşa katılmış kara ve deniz birliklerinin adları ve Victor Hugo’nun şiirleri yazılır.
REDOUBT CEMETERY MEZARLIĞI
Alçıtepe – Seddülbahir yolunun 1200 m batısında yer alan Redoubt Mezarlığı, doğu duvarı boyunca bir hat oluşturan koyu çam ağaçlarıyla göze çarpar. Mezarlık, adını İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin, Mayıs 1915’te Kirte Muharebeleri arasında Ege denizi ve Çanakkale Boğazı arasında kurdukları cephe hattından almaktadır. Mezarlıktaki 12 ana parselde 2027 mezar bulunmakta ancak yalnızca yüzde yirmisinde daha azının kimliği bilinmektedir. Birlikleri bilinen 745 kişiden, 716’sı İngiliz RND denizci ve askerleri,20’si Avustralyalılar, sekizi Y.Zelanda, biride Hintlidir. Kimliği belirlenemeyen 1000 mezardan en az 200’ünün Avustralyalı olduğu bilinmekle beraber, birkaç Yeni Zelandalının burada gömüldüğü sanılmaktadır. Bu kişilerin isimleri Yeni Zelandalıların Twelve Tree Copse anıtında geçmektedir. Ayrıca kayıp olarak kayıtlara geçen 179 Yeni Zelandalı da burada gömülmüştür. İsimleri ve kimlikleri bilinmeyen 1282 kişianısına dikilen özel anıt taşlardan 341’i İngiliz, dördü Avustralyalı ve dördü Yeni Zelandalıaskerlere aittir. Adları bilinen 349 kişinin de bu 1282 kişi arasında yer aldığı sanılmakta veya bilinmektedir.
Skew Bridge Mezarlığı
Mezarlıkta 606 kişi gömülüdür. Bunların 124’ü İngiliz,5 ’i Avustralyalı,2 ’si Yeni Zelandalı biri Hintli 315’inin kimliği belirlenememiştir.1919 yılından sonra çevredeki küçük mezarlıklar ile birleştirilmiştir.
Gazi Baba Mezarı
Gazi Baba; Suvla Koyu’nun kuzey bölümünde, İngilizlerin Kangaroo Beach (Kanguru Sahili) adını verdikleri sahil kesiminde, sahilden yaklaşık 30 metre uzaklıkta bulunan mezarda gömülü olduğuna inanılan kişidir. Gazi Baba Mezarı, Büyük Kemikli Burnu yönünde uzanan yola da yaklaşık 50 metre mesafede olup, söz konusu yoldan kolayca görülebilmektedir. 6 Ağustos 1915 saat 22.00 civarında, İngilizlerin 11’inci Tümen’inin 34’üncü Tugay’ına mensup birlikler Gazi Baba Mezarı’nın bulunduğu mevkinin hemen güneyindeki sahil kesimine çıkmaya başladığında burada, Bursa Jandarma Taburu’nun 3’üncü Bölüğü’nden bir manga, gözetleme postası olarak bulunmaktaydı. Bu manga, hemen yakınındaki bir bölgeye çıkarma yapan İngilizlere ilk ateşi açmış, ancak İngilizlerin sayısal üstünlüğü karşısında dayanamayıp, kısa sürede geri çekilmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla Gazi Baba mevkii ve yakın çevresi, kısa sürede İngilizlerin eline geçmiştir. Burada bulunan mezarda gömülü olduğuna inanılan kişinin, “Gazi Baba” ismiyle anılıyor olması dışında hakkında hemen hiçbir bilgi bulunamamıştır. Muhtemelen, nesilden nesile aktarılarak gelen bir isim olduğu ve bölgedeki diğer “baba” olarak tanımlanmış kişiler gibi 13. veya 14. yüzyılda bölgeye gelip yerleşen Bektaşi babalarından biri olduğu tahmin edilmektedir.
Maydos Kilisetepe Höyüğü
Maydos Kilisetepe Höyüğü, Çanakkale İli sınırları içinde, Gelibolu Yarımadası’nın Çanakkale Boğazı’na bakan tarafında, Eceabat İlçesi içinde yer alan bir höyüktür. Maydos Kale olarak da bilinmektedir. Tepe üzerinde Çanakkale Savaşı sırasında tahrip olan bir Ortaçağ kalesinin kalıntıları vardır. Tepe, 200 x 180 metre boyutlarında ve 33 metre yüksekliktedir. Günümüzde denizden yaklaşık olarak 200 metre içeride bulunmaktadır.
Araştırmalar
Höyük 1982 yılında Mehmet Özdoğan tarafından yürütülen yüzey araştırmalarında saptanmıştır ve ayrıntılı olarak incelenmiştir. Höyükte kazı yapılmasına 2010 yılında Bakanlar Kurulu’nca karar verilmiştir. Bu kararda kazının Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Doç. Dr. Göksel Sazcı başkanlığındaki bir ekipçe yürütülmesi öngörülmektedir. Kazı çalışmalarında özellikle üzerinde durulan konu Erken Tunç Çağı – Orta Tunç Çağı geçiş evresine tarihlenen tabakaların araştırılmasıdır. Bu evre Troya çalışmalarında iyi anlaşılamamış bir evredir.
Tabakalanma
Yüzeyden toplanan çanak çömlek buluntularına göre höyüğün Kalkolitik Çağ’dan Ortaçağ’a kadar kesintisiz iskan gördüğü anlaşılmaktadır. Mehmet Özdoğan Troya’daki tabakalanmanın benzer biçiminin burada da var olduğunu belirtmektedir. Çok geniş bir alana yayılan yerleşmenin Troya büyüklüğüne yakın olduğu öne sürülmektedir. Batı kesimde toprak çekilmesiyle oluşan kesitte en az 6 metre dolgu gösteren Troya III. – V. tabakaları olduğu görülmektedir. Tüm buluntulara dayanılarak Kilisetepe’nin Gelibolu Yarımadası’nın en büyük Erken Tunç Çağı yerleşimi olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer yandan 2011 kazılarında yüzey toprağı prehistorik dönemden Osmanlı dönemine kadar her çağdan malzeme vermektedir. En üstten itibaren Bizans, Roma, Klasik, Arkaik, Geometrik dönem ve yangın geçirmiş Demir Çağı tabakaları ile Tunç Çağı tabakası belirlenmiştir.
Buluntular
Yüzey araştırmalarında, batı kesimdeki kesitte Troya II. – V. tabakalarına tarihlenen 3 metre kalınlıktaki bir dolguda taş mimari kalıntılar vardır. Çanak çömlek buluntuları Erken Tunç Çağı II. ve III. evreler ile Orta Tunç Çağı’na geçiş (Troya I. – V. tabakaları) tarihlenen mallardır.
Kazı çalışmalarında, yüzeyin hemen altında ortaya çıkarılan yakın zamana ait insan kemiklerinin, tepedeki ve yamaçtaki şapelle ilişkili din adamlarına ait olabileceği kabul edilmektedir.
Açmalardan birinde, yangın izleri görülen kalın bir tabakada “Barbar malı” olarak adlandırılan çok sayıda üzeri parmak baskılı plastik bantlarla bezeli seramik parçaları ele geçmiştir. Barbar malı, Balkan Kavimleri’nin göçlerine denk gelen Troya VIIb Dönemi’ni karakterize eden bir seramik türüdür. Elde yapılmış, koyu renkli, kaba bir mal türüdür.
Tahribat durumu
Tepenin güneybatı kesimine civardaki dolgunun tümüyle tahrip olmasına yol açan bir su deposu inşa edilmiştir. Su deposu için yapılan yol tepeyi dolaşıp üste ulaşmakta ve depoya varmaktadır. Burada kaçak kazı çukurları da bulunmaktadır. Tepenin kuzey eteğinde ise konut yapılaşması vardır. Batı kesiminden de, ovayla aynı düzeye gelecek ölçüde toprak çekilmiştir.
Akbaş Kalesi (Sestos Kalesi)
Kale, Uluflu Tepe eteklerinde, Akbaş Şehitliği’nin batısında yer alır. Çanakkale Boğazı’nın en dar ikinci noktasındadır. Stratejik konumu, su kaynaklarının varlığı ve doğuda küçük bir limanın olması bakımından kalenin buraya inşa edilmesinin en büyük nedenleridir.
Kale, Bizans Dönemi’nde (İmparator Justinianus) yapılmıştır. Kalenin batısında Sestos antik yerleşmesinin bulunduğu höyük vardır. Kalenin önündeki liman, özellikle M.Ö. 5.yy.’da tahıl yükleme işlemlerinde önemli bir noktadır. Bu kale, daha sonra Osmanlılar’a hediye edilmiştir.
Günümüzde, çeşitli zamanlarda kale taşlarının başka yerlerde kullanılmış olması sonucu, oldukça yıkık bir vaziyettedir. Fakat günümüzde hala surların bir kısmı ayaktadır. Kalenin hemen doğusunda İslami bir tekke bulunmaktadır. Akbaş Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir
Su Yatağı Anıtı
Conkbayırı-Kemalyeri yolunu kenarındadır.Üzerinde ” 9’u 10 Ağustos 1915’e bağlayan geceyi burada geçirdi.” yazısı yer almaktadır.