Osmanlının ilk tarihçileri arasında gösterilen Edirneli Ruhi şöyle der; ” 867 yılının bir bahar aylarında Gelibolu’ya bir ziyarette bulundum. Ziyaretimin sebebi Sultan’ın Geliboluya yakın karşılıklı olarak yeni iki kale yaptırmaya başlamasıydı. Gelibolu sahilini takip ederek küçük bir köye ulaştım. Köyde kale yapımı için yoğun bir çalışma vardı. Beni Sultan’ın gönderdiğini söyleyince Mimar Murat Efendi’ye haber ettiler. Gelip beni karşıladı ve ilgi alakada bulundu. Uzun bir süre burada kaldım. İki kalenin de yapımına bir süre şahitlik ettim.”
Fatih Sultan Mehmet Han, askeri zekası ile bir çağı kağatıp bir çağın açılmasına vesile olmuş yüce bir insan. İstanbul’un fethi sırasında gemileri karadan yürütmek zorunda kalmıştı ve anlamıştı ki donanma desteği olmadıkça İstanbul düşmez. İstanbul’u fethedip başket yapınca kendi güvenliğini sağlayabilmek adına tecrübelerinden yola çıkarak, günümüzün Çanakkale Boğazı’nın 1350m ile en dar yerine, 1462 – 1464 yılları arasında iki kale yaptırır. Bunlardan birisi Çanakkale’ye de adını veren Kale-i Sultaniye, diğer ise Kilid-ül Bahir yani Kilitbahir kalesidir. Böylece başkente giden bu su geçidinin kilidini Fatih Sultan Mehmet koymuş olur. Ve zaten o nedenle de Kilid-ül Bahir yani Denizin Kilidi ismini alır kale.
Kilitbahir kalesini şu anda Turizm Bakanlığı tarafından restore edilmektedir. O nedenle ziyarete kapalıdır.