SM UB-14, Alman UB I tipi bir denizaltıdır. Almanların u-bot adını verdikleri bu denizaltılar, Alman İmparatorluğu Deniz Kuvvetleri olan Kaiserliche Marine’de I. Dünya Savaşı boyunca hizmet vermişlerdi. Bir dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Donanması’nda da görev yapan denizaltının bu dönemdeki adı SM U-26 idi.
UB-14 1914 yılının Ekim ayında, Bremen’deki AG Weser tersanesinden satın alındı ve aynı yılın Kasım ayında denize indirildi. 28 metre uzunlukta olup, su altı ve su üstündeki deplasmanları sırasıyla 127 ve 141 tondu. Silah olarak pruvasında ikişer adet 450 mm’lik torpido tüpü ve torpido vardı. Ayrıca güvertede bir adet 8 mm’lik makineli tüfek bulunmaktaydı. UB-14 parçalara ayrılarak trene yüklenmiş ve Avusturya’nın Pula Limanı’na getirilerek burada yeniden monte edilmişti. Burada denize indirildi ve 1915 yılı Mart ayında UB-14 olarak Alman İmparatorluğu Deniz Kuvvetleri’nde (Kaiserliche Marine), Üsteğmen Heino von Heimburg komutasında göreve başladı. Ancak Almanya ve İtalya henüz savaşa girmediğinden denizaltı kağıt üstünde Avusturya-Macaristan Donanması emrinde tutuldu. Alman komutan ve mürettebat gemide kaldı ve Alman Donanması’nın Pola Filotillası’nda görev yaptı.
Adriyatik’deki ilk devriye görevinde, İtalyan zırhlı kruvazörü Amalfi’yi 7 Temmuz 1915’te torpilleyerek batırdı. Aldığı emir üzerine İstanbul Filotillası’na katılmaya giderken Ege Denizi’nde İngiliz yolcu gemisi Royal Edward’a rastlayan denizaltı, bu gemiyi torpilleyip batırdı. Kısa süre sonra taarruz ettiği Southland’e ağır hasar verirken, önemli sayıda can kaybına yol açtı. Bu üç başarılı saldırı, I. Dünya Savaşı sırasında u-botların batırdığı ya da ağır hasar verdiği büyüklüklüklerine göre gemiler sıralamasında üst sıralarda yer almaktadır.
İstanbul Filotillası’na katılan UB-14, 1915 yılı Kasım ayında Marmara Denizi’nde İngiliz denizaltısı E20’yi batırdıktan sonra Karadeniz’de devriye görevi yapmakla görevlendirildi. Karadeniz’deki bu görev UB-14 için verimli geçmedi. Savaşın sonuna kadar kaldığı bu görevde sadece üç gemi batırdı. Savaş sona erdiğinde Sivastopol’da silahsızlandırılmasının ardından, 1918 yılının Kasım ayında şehirden kaçmanın bir yolunu buldu. Daha sonra Malta’da terk edildi. Enkazı dalgıçlar tarafından bulundu ve pervanesindeki işaretler sayesinde geminin kimliği tespit edilebildi. UB-14, daha sonra 1920 yılında hurdaya çıkarıldı.
UB-14 kariyeri boyunca 22 devriye görevine çıkmış olup 1-24 Temmuz 1915 tarihleri arasında Pola Filotillası’nda, 24 Temmuz 1915-11 Kasım 1918 tarihleri arasında ise İstanbul Filotillası’nda görev yaptı. Bu görevler boyunca toplam 14.335 tonluk beş gemi (Amalfi, Royal Edward, Katja, Apscheron, Karasuda) ve bir denizaltı (E20) batırdı, bir gemiye de (Southland) ağır hasar verdi.
Tasarım ve yapımı
I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Alman kuvvetlerinin Kuzey Denizi’nin Fransa sahilleri boyunca ilerlemelerinin ardından Alman İmparatorluk Donanması, elindeki denizaltıların Flandre açıklarındaki sığ ve dar girintilere uygun olmadığını görmüştü. Bu eksikliği gidermek için Proje 34 olarak tanımlanan bir proje, 1914 yılı Ağustos ayı ortalarında uygulamaya konuldu. Proje, demir yoluyla parçalar halinde operasyon limanına taşınabilecek ve orada kısa sürede monte edilebilecek görece küçük bir seri denizaltı (UB I olarak sınıflandırılmıştı) üretme girişimiydi. Bu tip denizaltıların demir yoluyla taşınabilir olmasının istenmesi, büyüklükleri yönünden sınırlama getiriyordu. Bu sınırlamalara göre üretilen denizaltılar 28 metre boyunda ve 125 ton civarında olmalıydı. Ayrıca iki torpido tüpü gibi bir sınırlama da vardı.
UB-14, UB-9 ve UB-15 ile birlikte, planlamanın başlamasından iki ay sonra Bremen’deki AG Weser tersanesine 15 Ekim 1914 tarihinde sipariş edildi. Bu üç denizaltı, bu seriden üretilmesi planlanan yedi denizaltı içindeydi. UB-14, bu sipariş üzerine 9 Kasım’da kızağa kondu. 27,89 metre boyunda, 3,20 metre genişliğinde ve 3 metre yükseklikte inşa edilecekti. Motorlar ise su üstünde hareket için bir Körting dört silindirli 60 beygir gücünde dizel motor, su altında hareket için ise 120 beygir gücünde bir elektrik motoru şeklindeydi ve her iki motor da tek bir pervane şaftına bağlıydı. Dizel motorun su üstünde sağladığı azami hız 7,45 knot, elektrik motorunun su altında sağladığı azami hız ise 6,24 knottu. Denizaltının menzili ortalama hızlarla su üstünde 1.500, su altında ise bataryaların olanak vereceği menzil 45 deniz miliydi. UB I sınıfı tüm denizaltılarda olduğu gibi UB-14’ün de dalabileceği azamî derinlik 50 metre olup, bu derinliğe 33 saniyede inebilirdi. 450 mm çapında iki torpido taşıyan ve iki torpido tüpü bulunduran UB-14’ün, güvertesinde ise 8 mm’lik bir makineli tüfek bulunmaktaydı. Mürettebat standart olarak bir subay ve 13 erdi.
Denize indirilişi ve göreve alınışı
UB I tipindeki denizaltıların büyük çoğunluğu demir yoluyla görev yapacakları limanlara taşındı, orada monte edilip denize indirildi ve test edildi. Her denizaltı, ortalama on beş parça halinde sekiz vagona yükleniyordu. Bu tip denizaltıları demir yoluyla nakletmek, bazı parçaların yolda hasar görmesine de neden olmuştu. UB I’lerin ulaştıkları limandaki montaj işlemleri genellikle iki ya da üç haftayı almaktaydı. Monte edilmelerinin ardından denizaltılar, bu limanlarda operasyonlara katıldılar. Ancak UB-14, bu serinin kullanılmasının amaçlandığı denizler dışında görevlendirilmiş bir modeldi. Sayıca az denizaltıya sahip olan Avusturya-Macaristan Donanması’nı bu yönden desteklemek için Almanya, aralarında UB-14’ün de bulunduğu bazı UB I tipi denizaltıları demir yoluyla Pula Limanı’na gönderdi.
İtalya Krallığı, İtilaf Devletleri yanında savaşa girip Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na savaş ilan ettikten sonra dahi, Adriyatik Denizi’nde Avusturya Donanması duruma hâkimdi. Fransız Donanması’na bağlı gemiler Otranto’dan Adriyatik’e girmemeyi, ablukada kalmayı tercih ediyorlardı. Ancak Avusturya Donanması’nda az sayıda denizaltı bulunması, Almanya’nın denizaltı yönünden bölgeyi desteklemeye karar vermesinde etkili oldu. Mayıs ayından itibaren küçük denizaltılar demir yoluyla, büyükler ise Atlantik üzerinden Pula Limanı’na gönderildi.
UB-14’ün ise 23 Mart 1915 tarihinde denize indirildiği ve Alman İmparatorluğu Donanması’nda SM UB-14 adıyla görevlendirildiği birçok kaynakta yer almaktadır. Aynı kaynaklar denizaltı komutanlığına, ilk kez 25 yaşında bir subayın, Üsteğmen Heino von Heimburg’un atandığını kaydetmektedir. Ancak söz konusu bu kaynaklarda UB-14’ün Mart-Haziran başları arasındaki faaliyetleri hakkında bilgi yoktur. Bu kaynaklara göre denizaltı, demir yolu üzerinden Avusturya’nın Adriyatik’teki deniz üssü olan Pula Limanı’na nakledilmiş ve buraya 12 Haziran’da ulaşmıştı. UB-14 tren üstündeyken von Heimburg ve gemi mürettebatı yine Pula’daki UB-15’e atandı. UB-15 geçici olarak Alman Donanması’ndaydı, daha sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Donanması’na U-11 olarak katılacaktı. Von Heimburg, Alman mürettebatı ve bu sularda onlara rehberlik eden bir Avusturyalı subayla birlikte UB-11’le deneyim kazandılar. Denizaltının ilk seferinde bir İtalyan denizaltısı olan Medusa’yı 1 Haziran 1915 günü batırdılar. UB-15, 14 veya 16 Haziran’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Deniz Kuvvetlerine devredildi. Von Heimburg ve mürettebatı 21 Haziran’da, montajı tamamlanmak üzere olan UB-14’ü teslim aldılar.
I. Dünya Savaşı 1914’ün Ağustos ayında başlayınca İtalya, İtilaf Devletleri’ne savaş ilan eden Üçlü İttifak’a katılmayı kabul etmeyerek tarafsız kalmayı tercih etmişti. Fakat Birleşik Krallık ve Fransa’nın baskılarıyla tutumunu değiştirdi. Savaştan sonrası için vaad edilen toprak kazanımları hesabıyla 26 Nisan’da Londra Paktı’nı imzaladı. Bu antlaşmayla İtalya Üçlü İttifak’a katılmamayı, tersine savaş ilan etmeyi kabul etmişti. İlk başta sadece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na savaş ilan edildi, çünkü Almanya ile İtalya’nın savaşı gerektirecek bir durumu yoktu. Bu durumda Adriyatik’te ve Akdeniz’de görev yapan tüm Alman denizaltıları Avusturya-Macaristan Donanması’na devredilerek bu bayrağı kullanmaya başladılar. Bu durum özellikle İtalyan gemilerine saldıracakları zaman için geçerliydi. UB-14’ün adı da U-26 olarak değiştirildi. Gerçekte ise hâlen tümüyle Alman denizaltısıydı.
Montajı tamamlanan UB-14, 1 Temmuz’da Alman Pola Filotillası’na katıldı ve kısa süre sonra ilk devriye görevine çıktı. Bir süredir Venedik’te bulunan İtalyan zırhlı kruvazörlerine, İtalyan sahillerine karşı olası Avusturya saldırılarını yıldırmak için 6-7 Temmuz gecesinde bir cebri keşif görevi verilmiştir. Buna göre gerek görülürse, düşmanın gücünü ve kararlılığını anlamak için çatışmaya da girilecekti. İtalyan kuvvetleri 7 Temmuz sabahının erken saatlerinde geri çekilirken, UB-14 Venedik’in yaklaşık olarak 20 deniz mili açığında bulunuyordu. Şafakta İtalyan zırhlı kruvazörü Amalfi’nin rotası UB-14’ün taarruz menzili içine düştü ve denizaltı tarafından torpillendi. Amalfi kısa sürede iskele tarafına yan yatmaya başladı ve 30 dakika içinde, mürettebatından 67 kişiyle birlikte battı. Bu sırada UB-14 de herhangi bir şekilde hasar görmeden o çevreden uzaklaşmıştı. Diğer taraftan Amalfi, 10.118 tonluk bir gemi olarak, I. Dünya Savaşı sırasında u-botlar tarafından batırılan büyük gemilerden biri oldu.
Ege Denizi
Enver Paşa ve diğer Osmanlı liderleri, Gelibolu Yarımadası ve Çanakkale Boğazı girişi açıklarında Osmanlı mevzilerini top ateşine tutan Birleşik Filo’ya karşı, müttefikleri Almanya ve Avusturya’dan denizaltı gönderilmesini talep etmişti. Alman Yüksek Komutanlığı bu isteğe olumlu yanıt verirken; UB-14’e, İstanbul’da teşkil edilen İstanbul Filotillası’na katılmasını emretti. Böylece UB-14; UB-7, UB-8, UC-15, UC-15 ve U-21 ile aynı birliğe katıldı. Denizaltının menzili yakıt ikmali yapabileceği ilk liman olan Bodrum’a kadar bile uzanmadığından Pula Limanı’ndan bir Avusturya destroyerinin yedeğinde olarak 15 Temmuz 1915 günü hareket etti. Girit açıklarında jiroskopta ve özellikle motorda ortaya çıkan arıza, denizaltıyı hareketsiz bıraktı. Ancak gemideki teknik ekip tarafından geçici olarak onarım yapılmasının ardından, bu şekilde 24 Temmuz’da Bodrum Limanı’na yanaştı. Onarım için İstanbul’dan bir teknik ekip gönderilmesi gerekti. Bu ekip ve teknik donanımları demir yolu ve bir yerden sonra deve sırtında yolculuk ederek Bodrum’a ulaştılar. Denizaltı, onarımından sonra 13 Ağustos’da Bodrum Limanı’ndan Çanakkale’ye gitmek üzere İstanbul’a gitmek üzere denize açıldı.
İstanköy adasını geçtikten hemen sonra, On İki Ada’ya bağlı küçük bir ada olan Kandelioussa civarında von Heimburg bazı olası hedefler gördü. İlk belirlenen gemi, Gelibolu’dan İskenderiye’ye gitmekte olan bir İngiliz hastane gemisi Soudan’dı. Von Heimburg, geminin bir hastane gemisi olduğunu görünce hedef almaktan vazgeçmişti. Belirlediği ikinci gemi olan Kanada bandıralı transatlantik Royal Edward, asker nakli için kullanılmaktaydı. Üstelik refakatinde bir eskort yoktu. Royal Edward, İskenderiye’den Gelibolu’ya, Çanakkale Savaşı’nın kara harekâtlarının başlamasıyla birlikte çıkarılmış olan İngiliz 29. Tümen’ine takviye kuvvet taşımaktaydı. Gemide bir de sıhhiye grubu vardı. Von Heimburg, Kandelioussa’nın altı mil kadar batısında iki torpidosundan birini bir deniz mili mesafeden ateşledi. Torpido, Royal Edward’ın kıç tarafında infilak etti ve tekne, altı dakika içinde yolcuların büyük bir bölümüyle birlikte sulara gömüldü. Soudan ve diğer gemiler bazı kişileri kurtarmayı başarsa da can kayıpları yaşandı. James Wise ve Scott Baron’a göre gemi mürettebatı 220 kişi olup, yolcu olarak ise 31’i subay olmak üzere 1.336 asker vardı. Toplam 1.587 kişilik nüfusa sahip olan geminin batması sırasında 935 kişi hayatını kaybetmişti. Ölenlerin sayısı A. J. Tennent’a göre 132, Robert Hendrickson’a göre 1.386, Martin Gilbert’e göre ise 1.865’ti. Yakında bulunan iki Fransız muhribinden kurtulmaya çalışırken UB-14’ün pusulası yeniden arıza yaptı. Bu nedenle Bodrum Limanı’na dönmek zorunda kalan denizaltı, 15 Ağustos sabahı limana girdi. Diğer taraftan Royal Edward da 11.117 tonluk bir gemi olarak I. Dünya Savaşı sırasında u-botlar tarafından batırılan büyük gemiler arasında yer almaktadır.
UB-14, onarım tamamlandıktan sonra yeniden denize açıldı. Bu yolculuk sırasında 2 Eylül sabahı saat 09:51’de Limni adasının yaklaşık olarak 30 deniz mili güney-güneybatısındaki Bozbaba adası yakınlarında askerî birlik yüklü bir gemi tespit etti. Von Heimburg, kalabalık bir ANZAK birliğini Gelibolu’ya taşıyan bir İngiliz yolcu gemisi olan Southland’e bir torpido saldırısında bulundu. Torpido Southland’in sancak baş omuzluğunda infilak ederken, tekne derhal sancak tarafına yatmaya başladı. Güvertedekiler filikalarla gemiyi terk ederken, gönderilen ikinci torpido az farkla gemiyi ıskaladı. Civardaki İngiliz deniz uçağı taşıma gemisi olarak kullanılan Ben-my-Chree bölgeye geldi ve sudan yaklaşık 700 kişiyi kurtardı. Hastane gemisi Neuralia da önemli sayıda askeri kurtarmıştır. Southland’e, mürettebata yardım etmesi için 40 gönüllü çıkarıldı. Gemi, Ben-my-Chree’nin yedeğinde Limni sahiline kadar çekilerek batmaktan kurtarılırken olayda kırktan fazla kişi yaşamını yitirmiştir. Gemi ağır hasar görmüş olmasına karşın onarıldı ve daha sonra yeniden hizmete alındı. UB-14’ün ilk hedefi gibi Southland de u-botlar tarafından vurulan büyük tonajlı gemiler arasında yer almaktadır. Böylece von Heimburg komutasındaki denizaltı, Akdeniz’deki ilk üç saldırısında da yüksek tonajlı üç gemiden ikisini batırmayı, birine ise büyük hasar vermeyi başardı.
Southland saldırısının ardından UB-14’te de bir arıza baş gösterdi. İstanbul’a gitmeden önce Çanakkale Limanı’na yanaşan denizaltı, burada onarım gördü. Onarımdayken, 4 Eylül’de Çanakkale Boğazı’na giren İngiliz E7’nin Nara Burnu açıklarında denizaltı ağ engeline takılmış olduğu haberi geldi. Von Heimburg ve birkaç adamı, bir tekneyle denizaltının belirlendiği bölgeye, Türk denizcilerinin çabalarına yardımcı olmak üzere geldi. Ağa bağlı birkaç mayın patlatıldıysa da ağda kullanılan mayınlar sahile uzanan kablolara bağlı, elektrik gerilimiyle patlatılan cinsten olduğundan bundan bir sonuç elde edilemedi. Bunun üzerine von Heimburg ve ekibi, bir metal sesiyle karşılaşana kadar suyu çekülle taradılar. Bunun üzerine, E7’nin saptanan yerinde suya su bombaları bırakıldı. Bu su bombalarının yakında patlaması üzerine E7’nin komutanı yüzeye teslim olma emri verdi. Von Heimburg ve ekibi hızla bölgeden uzaklaşırken, Osmanlı sahil bataryaları da kaçmaya çalışan denizaltıya ateş açtılar. Birçok kaynakta E7’nin Osmanlı sahil bataryalarının ateşi sonucunda battığı ifade edilmektedir.
Karadeniz’de birinci görevlendirilişi
Çanakkale’de onarımı tamamlanan denizaltı, buradan İstanbul’a hareket etti. Daha sonra, 3 Ekim’de görevlendirildiği Karadeniz’de devriye görevine başladı. Bu devriye görevi sırasında UB-14, Sivastopol’un yaklaşık 15 deniz mili kuzeybatısında Katja adlı 474 tonluk Rus gemisini 7 Ekim’de, Rusya’nın bir deniz üssü ve tersane merkezi olan Herson’un 24 deniz mili güneyinde el konulmuş olan Belçika gemisi Apscheron’u 8 Ekim’de torpilledi. İstanbul’a 19 Ekim’de dönen UB-14, Karadeniz’deki ikinci seferi için hazırlandı. Ancak hazırlıkların tamamlanmasından kısa süre önce Karadeniz’den alınarak Marmara Denizi’nde görevlendirildi. Hazırlıkların 5 Kasım’da tamamlanmasının ardından denizaltı Marmara Denizi’ne açıldı.
Marmara
Marmara’daki görevi sırasında 30 Kasım’da limandayken, Çanakkale Boğazı’ndan Marmara’da operasyon yapmak için geçen Fransız Turquoise denizaltısının ele geçirilmiş olduğu haberi aldı. Fransız denizaltısı ve gemideki gizli belgeler mürettebat tarafından imha edilemeden ele geçirilmişti. Üstelik Fransız komutan, denizaltının ele geçtiğini donanmaya rapor edememişti. Ele geçen belgelerde İngiliz denizaltısı E20 ile Turquoise’ın Marmara’da planlanan buluşma yeri ve tarihi belirtilmekteydi. Bu bilgiden yararlanmak üzere UB-14 buluşma noktasında (Tekirdağ açıkları) bir tuzak kurmak ve İngiliz denizaltısını imha etmekle görevlendirildi. Denizaltı, yoldayken halen geçerli olan İngiliz şifresini kullanarak bir de radyo mesajı gönderdi. Buluşma noktasına 6 Kasım 1915 günü ulaşan UB-14, E20’yi gördü ve periskop derinliğinde yaklaşarak 500 metreden saat 17:16’da bir torpido ateşledi. İngiliz mürettebat torpidoyu fark ettiyse de önlem almak için yeterli zaman bulamadı. Torpido, denizaltının kontrol kulesinde patladı ve denizaltıyı mürettebattan 21 kişiyle birlikte batırdı. UB-14 ise, denizden aralarında komutanlarının da olduğu dokuz kişiyi kurtardı.
Karadeniz’de ikinci görevlendirilişi
Kasım ayında von Heimburg UB-14’ün komutasından alınarak yerine Albrecht von Dewitz atansa da; 1916 yılının Şubat ayında yeniden göreve getirildi. UB-14’ün Karadeniz’de Kasım 1915’ten Mayıs 1916’ya kadarki devriye görevlerinde herhangi bir zafer kaydı yoktu. Denizaltı, Haziran ayı başlarında İstanbul’a döndü. Haziran’ın 17’sinde von Heimburg, yeni göreve alınacak olan UC-22’nin komutasını üstlenmek üzere Almanya’ya çağrıldı. UB-14’ün komutası ise Kurt Schwarz’a verildi. Bu görev, Schwarz’ın ilk u-bot komutanlığı olacaktı. Schwarz’ın komutayı devralmasından kısa süre sonra UB-14, Temmuz ayı Karadeniz seferi için denize açılan bir Osmanlı filosunda destek görevi aldı. Filoda Yavuz ve Midilli kruvazörleri de bulunmaktaydı. Sivastopol’daki Rus Donanması’nın girişebileceği bir karşı hareketi darbelemek için UB-14, Sivastopol açıklarında pusuya gönderildi. Rus filosu harekete geçtiğinde Schwarz, İmperatritsa Mariya adlı Rus zırhlısına bir torpido saldırısında bulundu. Ancak zırhlıyı koruma görevindeki muhripler tarafından bu saldırı atlatıldı.
Romanya’nın İtilaf Devletleri yanında 1916 yılı Ağustos ayında savaşa girmesinden sonra Alman orduları kısa sürede ülkeyi istila etmişti. Buna bağlı olarak Rus Amiralliği 1916 yılının ikinci yarısında tüm dikkatini Karadeniz’in batı tarafında yoğunlaştırdı. Diğer taraftan Alman denizaltıları, Karadeniz’de etkili olamıyordu. Bu yüzden sınırsız denizaltı savaşının yeniden alevlendiği 1917 Şubat’ında, denizaltıların daha yoğun bir deniz trafiği olan Akdeniz’e kaydırılması tercih edildi.
28 Mayıs 1917’de, UB-14’ün başına Schwarz’ın yerine Ernst Ulrich tayin edildi. Kısa süre sonra UB-14, bu yılın Karadeniz’deki ilk Alman devriye görevine çıktı. Bu seferi sırasında UB-14, 5 Haziran’da Poti’nin kuzeyinde 155 tonluk Rus gemisi Karasunda’yı torpilleyerek batırmayı başardı. Bu başarı UB-14’ün son zaferi oldu. Son komutan değişikliği ise 1918’in Mart ayında atanan Bodo Elleke ile gerçekleşti.
Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin 3 Mart 1918’de İttifak Devletleri’yle Brest Litovsk Barış Antlaşması’nı imzalamasıyla savaştan çekilmesinden kısa süre sonra İttifak güçleri Sivastopol Limanı’nı kuşattı ve bir müddet sonra işgal ettiler. UB-14, 11 Kasım’da savaşı sona erdiren ateşkes antlaşması imzalandığında Sivastopol’daydı. Sivastopol, 25 Kasım 1918’de İtilaf Devletleri’nin kontrolüne geçti. UB-14 ise 1919 yılının ilk aylarında Karadeniz’e kaçmayı başardı. Denizaltı, daha sonraları Malta’da terk edilmiş olarak suda bulundu. Dalgıçlar tarafından pervanesindeki işaretlerden UB-14 olarak tanımlandı.